24 Şubat 2011 Perşembe

HAYAT, SİZ PLANLAR YAPARKEN KARŞINIZA ÇIKAN ŞEYDİR.

           Hayat, siz planlar yaparken karşınıza çıkan şeydir:
Evet bir planım vardı bugün , bütün gün akşam el etek çekilse de bir an önce bilgisayarımın başına geçip  yazsam dediğim... Bahardan sırlar fısıldayan, içimi ısıtan güneşin sıcaklığı aşka getirmişti beni.. Bu duygu seliyle Sezen'in,
         Ben her bahar aşık olurum,
         Rüzgar olur yağmur olurum,
         Filizlenir anılarla gururum,
         Taşar içimden ruhum.
Dizeleri bile dökülüvermişti dilimden. Oradan renklere uzanmıştım... Rengarenk...Alı,moru.turuncusuyla....Renkler...Ve daha neler neler...
         Akşam aldığım o talihsiz haberle tüm enerjimi yitirdim: Çok sevdiğim bir yakınımın beklenmedik vefat haberiydi bu. Zira bugün facebook sayfamdaki paylaşımım da bugün yaşanan olayla bağlantılı olarak çok ilginç bir tesadüftür:
          
         Bir şey yap, güzel olsun.
        Çok mu zor?
        O vakit güzel bir şey söyle.
        Dilin mi dönmüyo...r?
        Güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz.
      ...
Beceremez misin?
        Öyleyse güzel bir şeye başla.
        Ama hep güzel şeyler olsun.
        ÇÜNKİ HER İNSAN ÖLECEK YAŞTA.
        Geç kalmayasın!

                                                        ŞEMS-İ TEBRİZİ
 
        Ağabeyimin mekanı cennet olsun...

23 Şubat 2011 Çarşamba

HEP, HEP SAVUNDUĞUM VE YAŞAMAYA ÇALIŞTIĞIM ŞEYLERİ BİR DOKTORUN AĞZINDAN DUYMAK BEN MUTLU ETTİ.

EĞER HASTA OLMAK İSTEMİYORSAN

* Duygularını anlat.
* Saklanan veya baskılanan hey...ecan ve duygular; gastrit, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.
* Zamanla, duyguların bastırılması kansere dönüşür.
Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız!
* Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir!


* Karar Vermelisin..
* Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.
* İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.
* Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.
* Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.

* Olduğundan Farklı Yaşama.
* Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir.
* Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur.Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.

* Kabullen.
* Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır.
* Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.
* Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.

* Çözümler Bul.
* Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler.
* Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı. Arı ufacıktır fakat var olan en tatlı şeylerden birisini üretir.
* Biz ne düşünüyorsak oyuz.
* Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.

* Güven.
* Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven olmadan, bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.

Hayatı Üzgün Yaşama.
* Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk. Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir.
* Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir. "İyi mizah bizi doktorun elinden korur".
* Mutluluk sağlık ve terapidir.

Dr. Dráuzio Varella

21 Şubat 2011 Pazartesi

DORUK DOĞAN BEBEK , DÜNYAYA HOŞGELDİN:)

Veeee başlıyor!!

 İşte güzel nazlı bebek bunlar senin için...

Hani söz vermiştim ya cuma ''start'' diye... Bu görüntüler işte 18 şubat cuma günü öğretmenler odasından başlangıç görüntüleri.. Ve yine anlatmıştım ya; gönlümü dolandırdım diye; işte gönlüm, kaptan bir babanın oğlu olarak dünyaya gelecek olan Doruk Doğan için bu şirin balıklarda,deniz canlılarında durdu...





Bu şirin ahtapot,

bu dev mavi balık,

  
Hepsi,hepsi senin...
Çalışmalarım devam etti bugün, yarın  da devam edecek...

17 Şubat 2011 Perşembe

ÜZÜMLÜ KUKİ

 
      Son zamanlarda kazandığı popülariteden dolayı ''Üzümlü Kuki'' nin tarifini paylaşmak istedim. Üzümlü Kuki 'nin benim açımdan hikayesi evliliğimin taaa ilk yıllarına dayanır. Şöyle ki zamanımın epeyce bol olup ilgi alanlarımın tamamıyla yeterince  ilgilenebildiğim o yıllarda bir yemek dergisinde rastlamıştım bu tarife.
     Özellikle çocuklu arkadaşlarımın tercih ettiği bu tarif hem çok pratik hem de çok besleyici.
    Tarifin en önemli özelliği, un konulmadan yapılmasıdır
    
    Malzemeler:
1 su bardağı dövülmüş fındık
1 su bardağı kuru üzüm
Yarım su bardağı toz şeker
2 adet yumurta akı

    1 su bardağı dövülmüş fındık,1su bardağı kuru üzüm, yarım su bardağı toz şeker, 2 yumurtanın akını karıştırın. Fırın tepsisine alüminyum kağıt serip, yağlayın Karıştırdığınız malzemelerden 1 tatlı kaşığı alıp, kağıdın üzerine aralıklarla dökün. Önceden ıstılmış 200 dercelik fırında 20 dakika pişirin.
     Afiyet olsun..

BİR ŞEY YAPMALIYIZ

   Evet, birşeyler yapmalıyız. Yeni bir şeyler. Daha doğrusu uzun süredir planlı olup koşullar oluşmadığı için yapılamayan bir sürü bir sürü planı artık uygulamaya koymalıyız.
   Bunun için güzel bir başlangıç, yeterince ince bir elekten geçirilmiş çok iyi bir planlamaya gereksinimim var... Açıkçası bunu yapabilmek hiç de öyle kolay görünmüyor bana. Zorluğu  evimizin şu anki durumundan kaynaklanıyor. Malum gerçek bir yoğunluk var yaşamımızda... Henüz tam olmamakla birlikte, seneye Defne'ciğimin de kreşe başlamasıyla hayatımda gereksinimim olan boşluğun oluşacağını umuyorum. Bu yıl kıyamadım O'na kreş için; bir yıl daha evde olması gerektiğine inandığım için bu boşluğu bir yıl daha ertelemeyi göze aldım. Zira kreşe erken başlamakla ilgili oğlumdan edindiğim olumsuz tecrübedir bunun nedeni... İlle de dört yaş diyorum kreş için. Planlarım biraz gecikmeyle de olsa gerçekleşebilir ama onların bu yaşları bir daha geri gelmez. Annelik için çok sevdiğim bir büyüğüm hep şunu derdi:' 'annelik ömrünün sonuna kadar  vicdan azabı çekme sanatıdır.''  Bu azabı hakkıyla çekenlerdenim. Ama azap çekerken de bir şeyler yapmak istiyorum. Zira bu madem ömrümün sonuna kadar sürecek, bununla yaşama becerisini bir an önce geliştirmeliyim.
   Evet evet bir şeyler yapmalıyım. Bu kesin. Çok uzun zaman oldu sanki bir şeyler yapmayalı. Ve çok birikti artık. Birkaç gün sonra hayata merhaba diyecek Doruk Doğan bebeğin resmiyle başlayacağım... Adım adım, acele etmeden,tadına vara vara... Hayatı yaşamaya devam ederek...

İŞTE BANA YENİ NEFES OLAN KARELER:) YORGUNLUĞUMU ÇOKTAAAN UNUTTUM.

O her zaman kapalı bulutlu havasına alışılan Londra'nın adeta bana özel armağanı gibi eşsiz güneşli bir günde gezmek kısmet oldu.. 




Londra'ya gidip Burberry'e uğramadan gelmek olmazdı:)

DORUK DOĞAN'IN ODASINA YAPACAĞIM RESİM :

      Birkaç gündür gönlümü dolandırıyorum.
      Doruk Doğan'ın odasının resmi için... İnternette,birikimlerimde,geçmişimde... Epeyce bir dolandım durdum ama sonunda bir yerde durdu gönlüm. Bir karar verdi, bir konsept belirledi.
      Umarım kafamda oluşturduklarımı, hayal ettiğim gibi sonuçlandırabilirim ve daha da önemlisi planladığım zamanlamayla bitirebilirim. Şimdiden kolay gelsin bana:)
      Cuma start!!!!